CAS Hakkında Bazı Güncel Bilgiler

Av. Kısmet ERKİNER
Spor Hukuku Enstitüsü Başkanı
Uluslararası Spor Tahkim Mahkemesi (CAS) Üyesi

CAS’ın iş hacmi çok büyüdü:

Uluslararası Spor Tahkim Mahkemesi (CAS) 1981 yılında, zamanın Uluslararası Olimpiyat Komitesi (IOC) Başkanı Juan Antonio Samaranch’ın fikir babalığı ile 1983 yılında Lausanne’da toplanan bir Konferans sonrasında 1984 yılında kurulmuştur. Ancak CAS yaşamını iki tarihle ikiye ayırır. 1984’den 1995 yılına kadar IOC’ye çok bağımlı olduğu birinci dönemi; 1995’den sonra, yani ICAS’ın kurulduğu, CAS Kod’un kabul edildiği, tam bağımsız bir uluslararası tahkim mahkemesi haline geldiği tarihten sonrası.

22 Haziran 1994 tarihinde Paris’te toplanan Uluslararası Olimpiyat Komitesi (IOC), Yaz Oyunları Uluslararası Federasyonları Birliği (ASOIF), Kış Oyunları Uluslararası Federasyonları Birliği (AIOWF) ve Ulusal Olimpiyat Komiteleri Birliği (ACNO), SPOR TAHKİMİ ULUSLARARASI KONSEYİ (ICAS)’ni kurmuşlardır.

ICAS, CAS’ın yönetim organı olup kuruluşuna imza atan, yukarıda belirtmiş olduğumuz kuruluşlardan bağımsızdır. ICAS 12 üyeden oluşurken bunları 4’ünü IOC, 3’ünü ASOIF, 1’ini AIOWF ve 4’ünü de ACNO tayin etmekte ise de buraya seçilen çok saygın ve deneyimli hukukçular, bağımsızlıklarına özel bir özen göstermektedirler.

ICAS’ın mali kaynaklarına gelince, CAS’ın geçen yılki bütçesi 8 milyon İsviçre Frankı ( 5.5 milyon Euro)’na ulaşmıştır. Bu bütçenin gelirleri IOC ve diğer uluslararası federasyon birliklerinin ödentileri ile cüz’i miktarda da mahkeme harçlarından oluşmaktadır. IOC ve diğer federasyon birlikleri Paris Sözleşmesi’nin 3. maddesi uyarınca 4/12 IOC, 3/12 ASOIF,1/12 AIOWF ve 4/12 ACNO şeklinde ödemede bulunmaktadırlar. Uygulamada IOC, Olimpiyatların televizyon hakları gelirlerinden yukarıda belirtmiş olduğumuz kuruluşların paylarından ICAS bütçesi ödentilerini kaynakta keserek CAS Yönetim Kurulu ICAS hesabına yatırmaktadır.

CAS 1995 yılını kendisine Milad olarak alırken, istatistiki bilgilerini de buna göre düzenlemiştir. Verilere göz attığımızda CAS’ın 1986 -1994 yılları arasında toplam 131 müracaatla karşılaştığını ve bunlardan 38’inin bir tahkim kararı ile sonuçlandığını görmekteyiz. Bu toplamın içerisinde yıllık en çok kararı 1992’de 12 tahkim kararı ile vermiştir.

CAS nereye gidiyor ?

CAS, yeni düzeninin Miladı olan 1993’te 13 müracaata karşılık 8 karar vermişken, FIFA nın, CAS yetkisini kabul ettiği Kasım 2002 sonrası iş hacminde bir patlama yaşamaktadır. Şöyle ki, CAS 2002’de 86 başvuruya karşılık 73 karar vermişken, 2004 de 271 başvuru ile inanılmaz bir sayıya ulaşmış ve 178 davayı birer tahkim kararına bağlamıştır. 2000 yılı sonrası verilerine baktığımızda “başvuru / karar” sayıları şu şekildedir: 2000: 76 / 61, 2001: 42 / 28, 2002: 86 / 73, 2003: 109 / 83, 2004: 271 / 178, 2005: 198 / 135, 2006: 204 / 119, 2007: 252 / 62. 2008 yılında ise 287 başvuru ile yeni bir rekora ulaşmıştır. Yani, iş günü başına bir müracaattan fazla. Bu başvuruların % 55’i futbola ait olup, ikinci sırayı % 35 başvuru ile doping davaları oluşturmaktadır.

İstatistikleri bir başka şekilde değerlendirirsek CAS, kuruluşundan (1984), 2007 sonuna kadar 1501 davaya bakmış, bunlardan 868’i için bir tahkim kararı vermiştir. Bunların içerisinden, esas aldığımız 1995 – 2007 arasındaki toplam 1370 başvurunun 167’si CAS Birinci Derece Tahkimi, 1127’si CAS Temyiz Tahkimi, 20’si Danışma Kararı talebi, ve 56’sı da Ad hoc Dairesi kararlarından oluşmaktadır.

Verileri farklı bir şekilde değerlendirirsek: 1995 – 2007 arasında CAS, 830 dosyayı bir tahkim veya istişare kararı ile sonuçlandırmış; 207 dosya için bir tahkim kararından farklı bir kararla sonuçlandırmış; 176 başvuru taraflarca geri çekilmiş; 2007 sonu itibariyle 157 dosya ise derdest durumdadır. İşte bu son veriye biraz daha yakından bakmak istiyoruz.

CAS boğuluyor mu ?

CAS, 2004 yılı sonuna kadar hiç gelecek yıla dosya devri yaşamamıştır. 2005’te tek bir dosya sonraki yıla devretmişken, bu sayı 2006’da 9 olmuş ve 2007’de patlama, bir sonraki yıla devreden dosya sayısı 147’ye ulaşmıştır. Oysa CAS’ın kuruluş amaçlarının başında, sporda adaleti dağıtırken, bunu çabuk yapmak gelmektedir. CAS Kod’un R 59 maddesinin 4. fıkrasına göre: “ Kararın infazı gereken kısmı, temyiz başvurusundan itibaren DÖRT AY içerisinde taraflara tebliğ edilmelidir”. Ancak CAS artık bu hükme uyamaz hale gelmiştir. Aynı maddenin 4. fıkrasının devamında bulunan: “ Bu süre, Kurul Başkanının gerekçeli talebi üzerine Temyiz Tahkim Dairesi Başkanı tarafından uzatılabilir” hükmü nerede ise standart bir şekilde kullanılır hale gelmiştir. Ve dört aylar 9 ila 12 aya kadar uzayarak bu kadar çok dosya yılı devretmek durumunda kalmıştır.

Bu durum, yukarıda belirtmiş olduğumuz, başvuru sayısının çokluğuna karşılık, insan faktöründe yaşanmakta olan tıkanıklıktan ileri gelmektedir. CAS halen, birkaç yıl önce Lausanne Belediyesinin tahsis ettiği Bethusy Şatosu adını taşıyan, tarihi bir binada faaliyetini sürdürmektedir. Bu bina CAS’ın ikinci merkezidir. Daha önceleri IOC Olimpik Müze bitişiğinde bulunan daha küçük bir villada çalışmaktaydı. Ancak IOC etkisinden, bu bakımdan da çıkmak için, şimdiki merkezine geçmiştir.

CAS Bethusy Şatosundaki faaliyetini 16 sekreterya elemanı; dosyaları hazırlamak, taraflar ve hakemler arasında yazışmaları gerçekleştirmek ve duruşmalarda hazır bulunmakla yükümlü 19 “Danışman” ünvanı verilen genç hukukçu ve halen 77 ülkeden 266 hakem ile sürdürmektedir. Mahkemenin Bethusy Şatosundaki duruşma mahalleri yetersiz kaldığından, sık sık Lausanne Otellerinin salonlarına da başvurulmaktadır. Ancak esas sıkışıklık, sekreterya elemanları ile danışman hukukçuları full-time barındırmakta binanın satüre hale gelmiş olmasındandır. Bu durumu CAS Yönetimi ICAS ile Genel Sekreter Matthieu Reeb’in nasıl aşacaklarını hep birlikte göreceğiz.

İstanbul, 3 Şubat 2009